7 Ağustos 2011 Pazar

Şuğul Vadisi





--------------------------------------------------------------------------------

Malatya - Kayseri Devlet Karayolundan (D300) Gürün ilçe merkezine Kayseri yönünde yaklaşık 2 km mesafe uzaklıktaki Şuğul Mahallesine....

--------------------------------------------------------------------------------







Malatya - Kayseri Devlet Karayolundan (D300) Gürün ilçe merkezine Kayseri yönünde yaklaşık 2 km mesafe uzaklıktaki Şuğul Mahallesine ayrılan tali yoldan yaklaşık 3,5 km gidildiğinde Şuğul, Mağarabaşı ve Kuşkayası Mevkilerinde yer alan "Gürün Tohması" da denilen Gövdeli Dağından kaynaklanan ırmağın aktığı etrafı dik kayalarla çevrili dar vadiye ulaşılmaktadır. Mevcut beton ve stabilize yürüme bandı üzerinde vadi gezildikçe, kayalıkların dikliği, oluşturuldukları doğal şekiller, içlerinden kaynayan sular (kış aylarında sarkıtlar halindedir), ırmağın berrak, mavi suları ve içinde ışıldayan balıklar ve yer yer kavaklıklarda doğal olarak oluşmuş mağara ağızlarının yer aldığı görülmektedir. Kayalıklarda meydana gelen doğal aşınmalar sonucu, iri kaya parçalarının ırmağa ve ırmak kenarlarına düşmesi, bazı kayaların ise ufalanması bu görsel zenginliği artırmaktadır. Vadinin bitki örtüsünü; dere kenarında söğüt, yamaçlarda ise yabani badem, kuşburnu ve sumak ağaçları oluşturmaktadır. Kayaların üzerinde nadiren ardıç ağaçları da görülmektedir. Sivas İl Çevre ve Orman Müdürlüğünden alınan Ön etüt raporuna göre, vadi jeolojik zamanlardan II. Zaman (Mezozoik) Kretase döneminde oluşmuştur ve oldukça sert ve dik kayalıklarla çevrili vadinin ana kayası sedimanterdir. Vadinin iki yamacı taşlık olup killi toprak yapısına sahiptir. Bunun yanında vadi tabanı gevşek granüllü strüktüre sahip kumlu topraktan oluşmaktadır. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Biyoloji Bölümü Zooloji ve Botanik Anabilim Dalları balık ve bitki türleri üzerinde araştırma yapmaktadır.






www.gurun.gov.tr
BÜTÜN YÖNLERİYLE GÜRÜN İLÇESİ (V)

GÜRÜN İLÇESİ FOLKLORU

EL SANATLARI

-Folklor Hakkında

-El San’atları hakkında

-Dokuma ve Giyim

-Kilim-Halı-Şal Dokumaları

-El sanatlarında yer alan motif ve desenler

-Çorap-Dantela ve Oyalar

-Kadın Giysileri

-Kadın Başlıkları

-Gürün İlçesi Tarihi Evleri ve özellikleri

-Gürün Evlerinde Ahşap Malzeme ve süsleri

-Gürün İlçesinde yerleşme Birimleri ve yerleşme düzeni

-Subaşı Durak, Gürün Çeşmeleri

-Gürün Mutfağı









Mehmet Ali Öz





İÇİNDEKİLER

01-İçindekiler

02-Takdim

03-Takdim

04-Önsöz

05-Folklor(Halk Bilimi)Hakkında

06-El Sanatları Hakkında

07-Dokuma ve Giyim

08-Gürün İlçesi el sanatlarında(Boyama tekniği ve kök boyalar)

09- Gürün ilçesinde El sanatları(Kilim-Halı-Şal ve çeşitli dokumalar)

10-Gürün İlçesi el sanatlarında yer alan motif desen veya imler

11-Gürün İlçesi el sanatlarında Motif ve desenlerin isimleri

12- Gürün İlçesi el sanatlarında Motif ve desenlerin anlamları

13-Gürün İlçesi el sanatlarında(Kilim Dokumacılığı)

14-Gürün İlçesi Kilimleri

15-Gürün İlçesi el sanatları(Halı Dokumacılığı)

16- Gürün İlçesi el sanatları(Şal Dokumacılığı)

17-Gürün İlçesi el sanatları(Çoraplar)

18-Gürün İlçesi el sanatları(Dantelalar)

19-Gürün İlçesi el sanatları(Oyalar)

20-Gürün İlçesi el sanatlarında Yorgancılık ve süslemeleri

21-Gürün İlçesi el sanatlarında Kadın Giysileri

22- Kadın Giysilerinde renkler

23-Kadın Başlıkları

24-Gürün İlçesi Tarihi Evleri ve özellikleri

25-Gürün Evlerinde Ahşap Malzeme ve süsleri

26-Gürün İlçesinde yerleşme Birimleri ve yerleşme düzeni

27-Subaşı Durak, Gürün Çeşmeleri

28-Gürün Mutfağı hakkında





Şimdi siz

nereden bileceksiniz

Gürün Gürün çağrıldığını Tilgarimonun

Bin dallı şalın nakışlarında

Benim işçi ellerim

Ve çok renkli çocukluğum

İpekli dut bahçelerinde

Yonca tarlalarında

Şimdi siz nereden bileceksiniz

Kuruyup gittiğini Tohma Çayı’nın

O ipek dutların kesilip doğrandığını

Cevizlerin mobilya,

Tezgahların oyuncak,

Otlakların elden ele

İstanbul’a sermaye olduğunu

Şimdi siz nereden bileceksiniz...”

Hasan Hüseyin Korkmazgil





“...Manchester denilince depreşir yaralarım

dal dal sızar ince kanım

bin dallı şal üstüne

Manchester’dan gelen iplik

Yüklenip haracını İstanbul Dukalığı’nın

Kervan kervan ulaşip bizim ellere

Boyanıp göz nuruna ceylan gözlü kızların

Şakirtisinda tezgahlarin

Bin dallı şal olurmuş

Kervanlar, Sivas üstünden

Halep üstüne, çan sesleri bozkırda

Dengi dengine, dengi dengine,

Horoz gözlü altunlar

Kimin cebine, kimin cebine

Manchester faslı bitti

Çekip gitti develerle katırlar

Petrol topraklarına Ortadoğu’nun

........................................

Ben bir Gürün sürgünüyüm bilirim

Kuş uçan kervan geçen o kanamiş topraklarda

Bir dilim ekmeğin kutsal serüvenini...

Hasan Hüseyin Korkmazgil

URUK SİTESİNDEN KERV A N K A LKIYOR

Uruk Sitesi’nden kervan kalkıyor

Tilgarimo Kalesi’de ilk durak

Saraylar görkeminde hanlar, köşkler, hamamlar,

Kervan yıktı yükünü, yüreklerde umut

Uç beyliği görkemliydi

Huzurlu, mutluydu konukları Tilgarimo’nun

Dinlendi kervan, yolcu yolunda gerek

Tilgarimo Beyliği’ne

Teşekkür ederek kervancıbaşı

Kervan kaydı batıya

Kargamış, karatepe

Başkent Hattuşaş, çağının görkemini yaşıyor

Kaygılı kervancıbaşı, güvenlik tam değil

Yükler hafif, pahada ağır,

Çevirmiş göç yollarını kırkharamiler

İon, Frygya, Lidya

Güvenlik sorunu çözülmeli

Haber iletilmeli tezelden

Ama kolay değil.

.................

Zeki Büyüktanır







ÖNSÖZ

Tarih, insan topluluklarının yaşayışlarını, birbirleriyle olan ilişkilerini yer ve zaman göstererek anlatma sanatıdır. Tarihi olayların meydana gelişi esnasında en önemli faktörlerden birisi fiziki şartlar, diğerleri ise, coğrafik ve klimatik özelliklerdir. Bu özellikler nedeniyle, insanların doğup büyüdüğü, üzerinde yaşadığı toprakların tarihini inceleyerek araştırıp öğrenmek çok önemlidir.

Güzel yurdumuz Anadolu’yu binlerce yıldan beri Türkler gibi, birçok ulus yurt edinmiş, kültürlerini yansıtan belgeleri yaşadıkları alanlarda bırakarak tarih sahnesinden çekilmişlerdir. İnsan, biyolojisiyle, düşünceleriyle ve kültürüyle, kısacası yaşamıyla doğduğu toprakların ürünüdür. Öyle bir toprakta doğmuşuz ki, topraktan tarih fışkırıyor. O kadar çok uygarlık birikmiş ki, birbiri üstüne... Birbiri üzerine yığılan kültürlerden günümüze kadar ulaşan belgeler, Anadolu medeniyetlerini oluşturan toplumların yaşamlarında yer alan her türlü olayı bize aktarmaktadır. Bu uluslara ait olan, günlük yaşamdan, devlet yönetimine kadar, yazılı ve yazısız her türlü bilgiyi bize ulaştıran tüm belgeler, tarihin karanlıkta kalmış dönemlerine ait bilgilerin ipuçlarını vermektedirler. Anadolu uygarlıklarının günümüze ulaşan birikimleri, Anadolu’nun dünkü değerleridir. Anadolu’nun dünkü değerleri, bugünkü kültürümüzü çok büyük ölçüde etkilemiştir. Geleceğin en iyi şekilde yönlendirilmesi, geçmişin çok iyi bilinmesiyle mümkündür. Geçmişten geleceğe, bir köprü durumundaki bu bilgi ve belgelerin bulunarak, ortaya çıkarılması çok önemlidir.

Tarih, belgelere dayanılarak yazılmaktadır. Belgelerin dayanağı ise, yazılı kültürdür. Sözlü kültür(Halk Bilimi), gelenek ve görenekler, kısacası Folklor de yazılı kültürün kaynağıdır. Bu nedenle sözlü kültür, mutlaka yazılı kültür haline getirilmelidir. İnsanlar tarafından meydana getirilen, insanın duygu ve dileklerini dile getiren, onun varlığını, uğraşlarını, zevklerini ve yaşam biçimlerini anlatan ne varsa, bunların hepsi onun kültürünü, yani folklorunu oluşturur.

Başlangıçta bir kişi tarafından söylenmiş veya yazıya geçirilmiş, aradan yüzyılların geçmesiyle Bir ulusun ortak duygu ve düşüncesi haline gelmiş, ferdin damgasını taşımayan, halkın edebi zevk, düşünce, terbiye ve tefekküründe yeri olan her türlü maddi ve manevi ürünlerin her türlü adet, gelenek ve göreneklerin tümüne, maddi ve manevi kültürel varlıklarımıza, batı diliyle folklor adını vermekteyiz.

Folklor: Milli kültür denilen pek çok unsurdan oluşan birikimin tarihi gelişim içinde bir milletin çeşitli grupları tarafından farklı ölçülerden yaşanılan varyantlarına ve bu verileri inceleyen ilme verilen isimdir. Folklor, yabancı bir kelime olmasına rağmen, günümüzde oldukça sık kullanılmaktadır.

Bir topluma ait folklorik özellik taşıyan dini, felsefi ve psikolojik her türlü düşüncenin ürünü olan unsurlar, o toplumun birer parçasıdırlar. Toplumların kendine has karakteristik özelliklerini yansıtan eserler olarak günümüze kadar ulaşan Folklor, üzerinde yaşadığımız topraklar üzerinde uygarlıklar kurmuş milletlerin kendileri ve yaşamları hakkında önemli bilgiler veren, iklim şartlarına uygun olarak değişme ve gelişmeler gösteren, belirli kültürlerin özelliklerini yansıtan bir olgudur. Bir toplumun kültürel zenginliklerinin bir bölümünü oluşturan ve geçmişten geleceğe doğru geleneklerin devamını sağlayan folklor, ait oldukları ulusların özelliklerine sahip bulunmaktadır. Bu özellikleri de şöylece sıralayabiliriz:

Toplumsal gelenekleri yansıtan ve buna dayanan bir karaktere sahiptir. Toplumsal düşüncenin ve toplumsal zevkleri yansıtmaktadırlar. Toplumların milli zevkini ve yaşayış tarzını yansıtmış olduğundan toplumsal bir kültürün özelliğini taşımaktadırlar. Toplumsal hayatın bir aynası durumundadır, toplumların psikolojik yapısını anlatır.

Folklor ürünleri, onu meydana getiren kişilerin düşüncelerini ve zevklerini, ortaya koyarak bir milletin kültürünü temsil etmesi bakımından tarih, coğrafya, etnoğrafya ve antropoloji ilmiyle çok yakın ilişki içindedir.

Folklor: Milli kültür denilen pek çok unsurdan oluşan birikimin tarihi gelişim içinde bir milletin çeşitli grupları tarafından farklı ölçülerden yaşanılan varyantlarına ve bu verileri inceleyen ilme verilen isimdir. Folklor, yabancı bir kelime olmasına rağmen, günümüzde oldukça sık kullanılmaktadır. Folklor, Halk Edebiyatıyla eş anlamlı olarak kullanıldığı gibi, yazılmadan kuşaktan kuşağa aktarılan töreler, masallar, boş inanışlar ve gelenekler ve el san’atları gibi halk ürünü olan unsurlar anlamında da kullanılmaktadır.

Toplumların(halkların)kendi felsefesini, düşünce yapısını, zevklerini, adet, gelenek ve göreneklerini yansıtan, bizzat halk tarafından meydana getirilmiş her türlü maddi ve manevi, her türlü ürünler, folklorun konusunu oluşturur. Bunları maddeler halinde sıralayacak olursak şöyledir: Halk Oyunları, Düğünler ve adetleri, Gelenekler ve Görenekler, Halk İnanışları, Halk İlaçları, Yemek Kültürü(Mutfağı), Halk Şairleri, Halk Hikayeleri, Halk Masalları, Destanlar, Fıkralar, Ağıtlar, Ninniler, Bilmeceler, Maniler, Türküler, Çocuk Oyunları, El san’atları, Dokumacılık, Kilim ve halıcılık, Şal, çorap, dantela ve oyalar, kadın başlıkları ve giysileri ve diğerleri....

Türk Halk kültürünün özünü oluşturan çok zengin ve üstün kalitedeki el sanatlarımız, çağdaş kültürümüzün temel kaynağı ve evrensel kültürün bir parçasıdır. Geleneksel tekniklerini, ana motiflerini koruyan el sanatlarımız; biçim, malzeme ve kullanım alanı açısından genişlemesine rağmen bu sanatlar, artık eski fonksiyonunu ve değerini yitirmiş, üretim biçimini değiştirerek gerilemiş, yozlaşarak varlığını sürdürme çabası içine girmiştir. Ancak bir kısmı Türkiye’nin turistik gelişmesine paralel olarak günümüzde işlevini sürdürmekte ve değerini korumaktadır. Bugün için el sanatlarımız, kültürel turistik donatımın en önemli ögesi haline gelmiş durumdadır. Bu nedenle maddi kültürümüzün önemli öğeleri arasında sayılan el sanatlarının hammaddeleri geleneksel üretim teknikleri; kullanılan araç ve gereçleri; ülkemizdeki yayılma alanları; geçmişi, şimdiki durumu ve geleceği; ürün çeşitleri; sosyal ve ekonomik durumları araştırılarak belgelerle ortaya konulmalıdır.

Günümüzde dokuma sanayiinin gelişmesi, geleneksel giyimle birlikte, el dokumalarının kullanım alanlarının daralması, doğal malzeme ve geleneksel yöntemlerle üretim yapanların azalması, Anadolu el dokumacılığının bunun yanı sıra da pek çok değerli el sanatlarının unutulmasına neden olmuştur. Geleneksel el sanatı ürünlerimizin değerlendirilmesi, ancak onların hangi uygarlıkların, hangi inançların ve hangi yaşam tarzlarının uzantısı olduklarının saptanmasıyla mümkündür.

Bir bölgenin tarihi, coğrafyası ve kültürel yapısı, tüm özellikleriyle birlikte en başta o yörede yaşayanlarca bilinmesi; sosyal ve kültürel gelişimin bir göstergesi olduğu kadar, aynı zamanda kültürel turizmin de önemli bir koşuludur. Kültür turizminin tüm olanaklarına fazlasıyla sahip olmasa da Gürün İlçesi, tarihi ve kültürel zenginliği çok yoğun olan bir beldedir. Gürün İlçesi, küçük bir kasaba olmasına rağmen çok büyük bir geçmişi var.

Yöremizin kültürel değerlerine sahip çıkma sorumluluğu hepimize aittir. Bu nedenle yaşadığımız yerin tarihi zenginlikleri ve kültürel değerlerinin sorumluluğunu üstlenerek evrensel değerlere taşınmasını sağlamak hepimizin görevidir.

Biz, bu hareket noktasından yola çıkarak, Gürün İlçesinin tarihi ve coğrafyasını anlatan “Bütün Yönleriyle Gürün İlçesi” adlı yapıtımızdan sonra kaybolmaya yüz tutan Folklorumuza ait unsurlardan Gürün ve yöresine ait el san’atları hakkında yapmış olduğumuz çeşitli inceleme ve araştırmaları tanıtarak bu ürünlerin unutulmasını önlemek ve gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla, bu konuyu ayrı bir kitap halinde siz değerli hemşehrilerimiz ve okuyucularımızın hizmetine sunmaya çalıştık.

Gayemiz, doğup büyüdüğümüz, üzerinde yaşamış olduğumuz Gürün İlçesi ve insanlarına olan bağlılığımız, vefa duygumuzdur. Çünkü her şeyden önce Gürün İlçesi, bizim kendi memleketimizdir. Her türlü faydalı ve hayırlı hizmete layık olan yine İlçemiz Gürün’dür.

Geçmişten günümüze kadar kültürel unsurların araştırılarak gelecek kuşaklara aktarılması bizim kuşağın görevidir. Bu nedenle Gürün yöresi el sanatlarının araştırılıp incelenerek yeni kuşaklara tanıtılması ve aktarılması sağlanmalıdır. Bununla birlikte Gürün yöresindeki el sanatları ürünlerinin teknik, motif, renk, araç-gereç özellikleri açısından değerlendirilerek, çağdaş boyut kazandırılıp gerekli çalışmaların yapılması kesinlikle yapılmalıdır.

Yapılan bu çalışmaların tanıtımı, üretimi ve pazarlanması için “Gürün ilçesi el sanatlarını araştırma, geliştirme, tanıtım, üretim ve pazarlama projesi”adı altında gerekli devlet desteği sağlanarak yöre ekonomisine ve kültürel kalkınmasına katkıda bulunulması gereklidir. Genel olarak köylerde oturanlar, geleneksel el sanatlarını yaşatmaktadırlar. Halkımızın duygularını, düşüncelerini, isteklerini anlatımda bir zamanlar en önemli aracı olan el s anatları mızın Gürün’deki zengin varlığını, büyüleyici iç dünyasını, yansıtan bu araştırmanın insanlarımızda farklı bir heyecanı yaşatacağına inanıyorum. Bize bu çalışmamızda yardımcı olan herkese, özellikle, kaynak kişilere teşekkürlerimi sunuyorum. Çalışma ve gayret bizden, takdir ve lütuf Allahü Teala(c. c. )dandır.



Mehmet Ali ÖZ

15 Mart 2000

Gürün
GÜRÜN EVLİYA ve ÂLİMLERİ

HALK İNANÇLARI


Mehmet Ali Öz

“Gürün Evliya ve Alimleri Halk İnançları” ile ilgili yapmış olduğumuz bu çalışmayı, bana emeği geçen insanların (annem ve babam ile tüm öğretmenlerimin) aziz ruhlarına ithaf ediyorum.






Takdim (I)
İnsan oğlu dünyaya geldiği ilk günden itibaren kendisini belli bir sosyo-kültürel çevre içinde bulmakta ve zaman içinde kişilik ve değer yargılarını bu çevreye bağlı olarak edinmektedir.

Başlangıçta çok küçük ve sınırlı olan bu sosyo-kültürel çevre, zaman akışıyla beraber, hayatın belli dönemlerinde değişik şekillerde büyüme ve genişleme istidâdı göstermektedir. Dolayısıyla, başlangıçta anne ve babasına ait olan ve sadece onlardan görüp duyduklarıyla yetinen insan, giderek etkileşim alanını genişletnmekte ve sonunda içinde yaşadığı topluma ait onun yetiştirdiği bir değer olmaktadır.

Toplumları ayakta tutan ve onları farklı kılan en öneml unsurlar, gelenek ve görenek olarak da isimlendirilen örf ve âdetlerdir. Örf ve adetler, toplumsal yapının belli bir istilkrar ve süreklilik içerisinde devamını sağlama yanında, bireylerin hayatında da vazgeçilmez bir yere ve anlama sahiptirler. Toplumların sosyo-kültürel çevrelerini oluşturan örf ve âdetler, oluşumu açısından tarihi süreçte, değişik inançların ve kültürlerin karşılıklı etkileşimi sonucu şekillenmekte, ortaya çıkmakta ve kuşaktan kuşağa aktarılan bilgi, düşünce ve kültür birikimini ifade etmektedir.

Örf ve âdetler, inançlara, tarihi ve coğrafi şartlara göre değişkenlik arzetmektedir. Özellikle inançların, yayılma sürecinde farklı kültürel ve coğrafi yapılarla karşılaşması, etkileşimi ve belli bir noktada buluşması mezhep ve tarikatlerin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Netice itibâriyle mahalli değer yargılarını, örf ve âdetleri tesbit etmek ve yazıya aktarmak, bunların devamını sağlama ve yeni nesillerin istifadesine sunma konusunda belli çalışmaların yapılması kaçınılmazdır.

Bu bağlamda, Gürün ilçesi ve Tohma Havzası’nın tarihi, coğrafi özellikleri, sosyal ve kültürel yapısı ile ilgili olarak arkadaşım, Mehmet Ali Öz’ün büyük bir özveri ile yaptığı çalışmaları takdirle karşılamakta ve bu tür çalışmaları kesintisiz bir şekilde devam ettirmesini kendisinden rica etmekteyim.

Yaptığı araştırmalar ve incelemeler ile, doğup büyüdüğü bölgeye olan görevini yapmaya çalışan arkadaşım Mehmet Ali Öz’ün “Gürün Evliya ve Âlimleri Halk İnançları“adlı bu yeni araştırmasının, bu bölgede zaten var olan manevi atmosfere daha bir ivme kazandıracağı, büyük bir katkı sağlayacağı kanaatindeyim. Bu vesileyle, eserin yazarını ve emeği geçen herkesi kutluyor, bölge halkından böyle çalışmalara ilgi duymalarını, maddi ve manevi katkılarda bulunmalarını umduğumu belirtmek istiyorum. Başarı dileklerimle…

Yrd.Doç.Dr. Metin BOZKUŞ



Takdim (II)
Gürün, sadece tabii güzelliği ile değil, kültür birikimi ile de önemli bir ilçedir. Tohma Vadisi’nin başlangıcında kurulan Gürünümüz, çok farklı medeniyetlere, devlet ve dinlere ev sahipliği yapmış, incelenmeyi bekleyen zengin ve bâkir bir bölgedir.

Bu faaliyetlere belki de öncülük edecek çalışmalarıyla tanıdığımız M. Ali ÖZ, yeni bir eseriyle yine karşımızda. Gürün’ün yetiştirdiği büyük insanların ve âlimlerin tanıtıldığı bu kitap eğitim açısından da son derece önemlidir.

Örgün eğitimin çok düzenli olmadığı yıllarda bu insanlar yaygın eğitim yoluyla insanları eğitmişler, önemli bir boşluğu doldurmuşlardır. Eğitimde önemli hususlardan birisi olan duygusal yönü de ön plana çıkararak çevrelerine ışık saçmışlar, müsbet yönde etkili olmuşlardır. Örnek yaşantı ve davranışlarını da buna ekleyince, yıllarca silinmeyecek izler bırakabilmişlerdir.

Bir doğu atasözünde “Geleneğe sahip çıkma, bize emânet edilen külleri saklamak değil, o küllerin içindeki kıvılcımlardan yeniden ateş yakabilmektir.” denilmektedir. Bu eseri etrafı aydınlatacak yeniden yakılmış bir ışık ve ateş olarak kabul ediyor, yazarını tebrik ediyor ve basımında-yayımında emeği geçen herkesi kutluyorum.

Mustafa ÖNDER

Divriği Müftüsü





Takdim (III)
İnsan içinde yetiştiği çevre ve toplumun ürünü olup, kültürel açıdan benzer çevreyi paylaşanların ortak noktaları oluşur, benzer biçimde düşünürler ki, sonuçta sahip olunan kültür, toplumu oluşturan bireylerin duyuş, düşünüş, davranış ve ideal birliğini ifade eder. Bu birlik ise bir milletin, bir toplumun diğer toplumlardan değişik olan karakterlerinin yanında, farklı olan ve farklı cereyan eden çevre şartlarının etkisiyle vücuda gelir ve gelişir. Hasılı, kalabalıkları “millet” haline getiren, onları belli bir ideal ve heyecan havası içerisinde tutan unsur şüphesiz ki, o toplumun sahip olduğu inançlar ve değerler manzumesidir. Ve insanlarımız kültürünü bildirdiği, kendi çevresinin bilgilerini sindirdiği oranda dünyadaki bilgi birikimlerinin farkında olabilir ve bunlardan hakkıyla istifade edebilir.

Dolayısıyla, mart 2003 tarihinden itibaren İlçe Müftüsü olarak göreve geldiğimiz Türk Milleti’nin Anadolu’yu kendilerine “anayurt” edinmesi sürecinin bütün yönleriyle izlerini taşımakta olan Gürün’ün manevi kültür mirasının araştırılması ve Tohma Vadisi’ne Türk-İslâm Yurdu olarak yön ve can veren iman nurunun gün ışığına çıkartılması yönünde, ecdadına ve kültürüne büyük bir saygı ve sevgiyle bağlı bulunan insanımız için, aynı yüce duygularla geçmişten geleceğe bir köprü olarak bu eseri hazırlayan sayın Mehmet Ali Öz’ü araştırma ve çalışmalarının devamı arzusuyla tebrik ediyor, geçmişin külleri arasında, gelecek nesillerin elinde, bir milletin istikbalini aydınlatacak meşalelere dönüşmek üzere saklanan kıvılcımların ona hasret imanlı genç yüreklere düştüğü, bu kitabın okuyucunun eline ulaştığı ana kadar maddi-manevi emeği geçmiş ve geçecek olan herkesi kutluyorum.



Tahsin YAZGAN

Gürün Müftüsü



Takdim (IV)
Otuz yıldan fazla süren Öğretmenlik mesleğim boyunca, başarılı olan öğrencilerimin verdiği mutluluklar, bana verilen en güzel hediyelerden birisi olmuştur. Değerli çalışmalarıyla beni mutlu eden ve beni gururlandıran öğrencilerimden birisi de Araştırmacı-Yazar Mehmet Ali Öz’dür.

1970-1975 yılları arasında Gürün Lisesi’nde Türkçe Dersleri ve Edebiyat Öğretmenliği yaptığım yıllarda Gürün ortaokulunda öğrencim olan sayın Mehmet Ali Öz’ün Kültürümüz ile ilgili yaptığı çalışmaları (kendisinin öğretmeni olarak) bizi son derece memnun etmekte ve mutlu kılmaktadır. Mehmet Ali Öz, benim şiirlerimi de kitap haline getirmiştir.

Mehmet Ali Öz, yalnız benim değil Gürün’ümüzün yetiştirdiği onlarca şair ve ozanımızın unutulmakta olan isimlerini ve silinmekte olan eserlerini (şiir ve yazılarını) su yüzüne çıkaran, hatta isimleri unutulmak üzere olan (Şeyh Kasım, Hayrani baba, Kemali baba, Sükuti baba... gibi) Erenlerimizin (Hak dostlarının) isimlerini ve değerlerini gün ışığına çıkarma kadirşinaslığını gösteren değerli bir hemşehrimizdir.

Bu çalışmalarıyla Gürün’e ve Sivas’a büyük hizmetleri olmuştur. Zira şimdiye kadar Gürün’ümüzden böyle feragat sahibi maalesef çıkmamıştır. Yazar, Ozanlarımıza, Şair, Hak dostlarımıza, çocuklarının ve torunlarının bile yapamayacağı hizmetlerde bulunmuştur. H.Cengiz Alpay, H.Hüseyin Korkmazgil, Atila İlhan gibi...daha bir çok değerli hemşehrilerimizi 78 yaşımdan sonra ben Mehmet Ali Öz sayesinde tanıdım. Bu hizmetler yer altında kalmış veya kalmaya mahkum kıymetli cevherlerin yeryüzüne çıkarılarak kendi insanlarının hizmetlerine sunmaktan daha da değerlidir. Yazarın çalışmaları ileride Gürün ve Sivas’ımıza başka ozan ve yazarların da yollarını açacaktır.

Mehmet Ali Öz’ün Gürün ve Gürünlüler hakkında hazırlayıp sunduğu otuz civarındaki kitaplarını okuyan ve inceleyen her Gürünlü hemşehrimiz O’nun Gürün’e olan hizmetlerini benim anlatmaya çalıştığımdan da daha fazla olduğunu rahatlıkla göreceklerdir.

Gürün’ümüzün yetiştirdiği güzide Araştırmacı ve yazarı: Sevgili Öğrencimiz Sayın Mehmet Ali Öz’ü yapmış olduğu takdire şayan bu çalışmaları nedeniyle kutluyor, başarılarının devamını diliyor, kültürümüze yapmış olduğu hizmetlerden dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Okurlarıma saygı, sevgi ve hürmetlerimi sunuyor. Milletimin geleceğini mutluluk ve aydınlıklarla dolu olmasını diliyorum.

Gürünlü Şair

Emekli Öğretmen

Kadir Gülsoy



ÖNSÖZ
Kitabın en güzel yanlarından birisi kültürü geleceğe taşımasıdır. Kitaplar, geçmişten kalanı iletir, yeni olanları da bize öğretir. Bu nedenle, bugün yapılması gereken ve yapılan en önemli işlerden birisi, sözlü kültürümüzü yazılı hale getirmek ve sonraki nesillere aktarabilmektir. Zira yaşadığımız karmaşık hayat tarzı sözlü iletişimi iyice sınırladığı gibi, yeni sözlü kültürün oluşmasını ve bunun bizden sonrakilere aktarılmasını da büyük ölçüde engellemektedir.

Tarih, belgelere dayanılarak yazılmaktadır. Belgelerin dayanağı ise, yazılı kültürdür. Sözlü kültür (Halk Bilimi), gelenek ve görenekler, kısacası folklor da yazılı kültürün kaynağıdır. Bu nedenle sözlü kültür, mutlaka yazılı kültür haline getirilmelidir. O halde, insanın dile getirdiği ve insana ait olan her şey ile; onun varlığını, uğraşlarını, zevklerini ve yaşam biçimlerini anlatan ne varsa, bunların hepsiyle tarih yapılabilir ve yapılmalıdır.

Bir ulusun ortak duygu, düşünce, terbiye ve tefekküründe yeri olan her türlü maddi ve manevi ürünlerin her türlü adet, gelenek ve göreneklerin tümüne, maddi ve manevi kültürel mirasımıza halk bilimi (folklor) adını vermekteyiz.

Folklor, sahip olduğumuz maddi ve manevi değerlerin tümüne verilen isimdir. Folklorumuzu meydana getiren unsurlar geçmişten günümüze kadar ulaşmış, tarihin derinliklerinden süzülüp gelen ve birçok tarihi olayı ve izlerini benliğinde taşımaktadırlar. Folklor, bizzat halkın kendisi tarafından meydana getirilmiş yüzlerce yıldan beri, nesilden nesile aktarılan tarihi kökeni bulunan geçmiş ile geleceği birbirine bağlayan kültürel mirasımızdır.

Halk bilimi kapsamına giren bir çok kültürel unsur vardır. Folklorumuzu meydana getiren unsurlardan birisi de ulusların hayatına ait maddi ve manevi kültürel yapıyı oluşturan malzemelerdir. Binlerce yıldan beri, nesilden nesile aktarılan manevi hayatımıza dair her türlü davranış ve anlayış biçimleri, dinsel inançlar kültürel mirasımızın birer parçasıdırlar.

Son yıllarda çeşitli şekillerde ve isimlerde bir çok evliyanın hayatının kaleme alınarak kitap haline getirilmesi, onların bin yıldan beri yurt edindiğimiz Anadolu’nun manevi fatihleri ve sahipleri olmaları nedeniyle bu manevi mirasa sahip çıkılması bir kadirşinaslığın gereğidir.

Geleceğin en iyi şekilde yönlendirilmesi, geçmişin çok iyi bilinmesiyle mümkün olduğundan geçmişimize ait tüm bilgileri, maddi ve manevi değerlerimizi çok iyi tanımamız gerekmektedir. Bunun için de, yüzyıllar öncesinden Anadolu’yu yurt edinerek bu cennet vatanı bizlere bırakan manevi büyüklerimizi çok iyi tanımak, onları anlamak, bizden sonrakilere anlatmak zorundayız. Anadolu’da İslâmiyetin yayılması, Türk birliğinin sağlanması, Anadolu’nun imarı ve Türkmenlerin iskanında çok büyük görev üstlenen Anadolu’nun manevi fatihleri olarak kabul edilen velilerimizi tanımak, onların hayatlarını, menkıbelerini gelecek kuşaklara aktarmak gerekir.

Menkıbeler dini hayatın gelişmesi ve geliştirilmesi, bir takım dini öğretilerin daha kolay ve sade olarak yaygınlaştırılması ve öğretilmesi yönünden de çok önemli fonksiyonları olmuştur. Bir veli ile ilgili menkıbeler çoğu zaman o veli hayatta iken halk arasında söylene gelir. Bu durum onun vefatıyla daha da artarak devam eder. Bu durum hayatta iken çoğu zaman yazılmasa da sonradan yazıya geçirilerek sonradan geleceklere ibret almaları için aktarılır. Menakıbnâmeler bu gaye için yazılmışlardır. Hatta bu, İslâm dünyasında bir gelenek haline gelmiştir.

Bir bölgenin tarihi, coğrafyası ve kültürel yapısı, tüm özellikleriyle birlikte en başta o yörede yaşayanlarca bilinmesi; sosyal ve kültürel gelişimin bir göstergesi olduğu kadar, aynı zamanda kültürel turizmin de önemli bir koşuludur. Kültür turizminin tüm olanaklarına fazlasıyla sahip olmasa da Gürün İlçesi, tarihi ve kültürel zenginliği olan bir beldedir. Gürün, küçük bir ilçe olmasına rağmen çok büyük bir geçmişi vardır. Öyle bir toprakta doğmuşuz ki, topraktan tarih fışkırıyor. O kadar çok uygarlık birikmiş ki, birbiri üstüne bu uygarlıklar üzerinde yaşamak Yüce Tanrı’nın bizlere bir lütfudur. Bunca uygarlıktan kalan güzellikler ister istemez insanı, geçmişini aramaya itiyor. Geleceğin en iyi şekilde yönlendirilmesi, geçmişin çok iyi billinmesiyle mümkündür.

Yöremizin kültürel değerlerine sahip çıkma sorumluluğu hepimize aittir. Bu nedenle yaşadığımız yerin tarihi zenginlikleri ve kültürel değerlerinin sorumluluğunu üstlenerek evrensel değerlere taşınmasını sağlamak hepimizin görevidir.

Bu çalışmamızda, yazılı ve sözlü kültürümüzü birlikte değerlendirerek kaybolmaya yüz tutmuş maddi ve manevi değerlerimize ait bilgi ve belgeleri bir kitap haline getirdi. Gürün ve havalisinde manevi hayatın gelişmesinde, İslam Dini'nin yayılıp yaşatılmasında ve yaşanmasında çok büyük emekleri olmuş din büyüklerinin yapmış oldukları hizmetler ve bu hizmetleri yaparken izlemiş oldukları yola dair topluma örnek olan davranışlarını, kısacası sözlü halde bulunan kültürümüzü yazıya aktarmaya çalıştık.

Gürün İlçesi'ne gelerek buraya yerleşip İslâmiyetin yayılmasına çalışmış, bir çok evliya ve alimin bir kısmının hayat hikayeleri ve menkıbeleri rivayetler halinde halk arasında nesilden nesile aktarılmış olduğundan bilinmektedir. Bir kısmının ise akıp giden zaman içerisinde isimleri unutulmuştur. Bunlar hakkında maalesef detaylı bilgiler bulunamamaktadır. Onların unutulmalarını, isimlerinin silinmesini önlemek ve günümüz insanlarının tanıması ve gelecek kuşaklara aktarılması için insanlarımızın gündemine taşıyalım istedik.

Herkes yaşamını yararlı kılmak için uğraşır. Dünyadan göçüp giderken kalıcı bir eser, faydalı bir şeyler bırakmak ister. Biz de bunu yapmaya çalıştık. Gayemiz, doğup büyüdüğümüz, üzerinde yaşamış olduğumuz Gürün İlçesi ve insanlarına olan bağlılığımız ve vefa borcumuzu yerine getirmektir. Gürün İlçesi her türlü hizmete layıktır. Biz bu gaye ile “Gürün Evliya ve Alimleri Halk İnançları” başlığı altında bir alan araştırması yaptık. Bu çalışma yaklaşık 20 yıl gibi uzun bir sürede olgunlaştı. Bundan üç yıl önce yayına hazır haline getirilen araştırmamızı ancak, 2003 yılında yayımlanma imkanı bulabildik.

Bize bu çalışmamda yardımcı olan herkese, özellikle, kaynak kişilere, bu kitabın yayınlanmasına vesile olan ..................... minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca kitabımızı takdimleri ile taçlandıran Sayın Yrd. Doç. Dr. Metin Bozkuş’a, Divriği Müftüsü Sayın Mustafa Önder’e, Gürün Müftüsü Sayın Tahsin Yazgan’a ve ...... Matbaası çalışanlarına teşekkür ediyorum. İyi niyetle çalışmak ve gayret göstermek bizden, her türlü yardım ve başarıya ulaştırmak Yüce Allahü Teala (c. c. ) dandır.

Mehmet Ali ÖZ

16 Haziran 2003

Sivas