7 Ağustos 2011 Pazar

GÜRÜN EVLİYA ve ÂLİMLERİ

HALK İNANÇLARI


Mehmet Ali Öz

“Gürün Evliya ve Alimleri Halk İnançları” ile ilgili yapmış olduğumuz bu çalışmayı, bana emeği geçen insanların (annem ve babam ile tüm öğretmenlerimin) aziz ruhlarına ithaf ediyorum.






Takdim (I)
İnsan oğlu dünyaya geldiği ilk günden itibaren kendisini belli bir sosyo-kültürel çevre içinde bulmakta ve zaman içinde kişilik ve değer yargılarını bu çevreye bağlı olarak edinmektedir.

Başlangıçta çok küçük ve sınırlı olan bu sosyo-kültürel çevre, zaman akışıyla beraber, hayatın belli dönemlerinde değişik şekillerde büyüme ve genişleme istidâdı göstermektedir. Dolayısıyla, başlangıçta anne ve babasına ait olan ve sadece onlardan görüp duyduklarıyla yetinen insan, giderek etkileşim alanını genişletnmekte ve sonunda içinde yaşadığı topluma ait onun yetiştirdiği bir değer olmaktadır.

Toplumları ayakta tutan ve onları farklı kılan en öneml unsurlar, gelenek ve görenek olarak da isimlendirilen örf ve âdetlerdir. Örf ve adetler, toplumsal yapının belli bir istilkrar ve süreklilik içerisinde devamını sağlama yanında, bireylerin hayatında da vazgeçilmez bir yere ve anlama sahiptirler. Toplumların sosyo-kültürel çevrelerini oluşturan örf ve âdetler, oluşumu açısından tarihi süreçte, değişik inançların ve kültürlerin karşılıklı etkileşimi sonucu şekillenmekte, ortaya çıkmakta ve kuşaktan kuşağa aktarılan bilgi, düşünce ve kültür birikimini ifade etmektedir.

Örf ve âdetler, inançlara, tarihi ve coğrafi şartlara göre değişkenlik arzetmektedir. Özellikle inançların, yayılma sürecinde farklı kültürel ve coğrafi yapılarla karşılaşması, etkileşimi ve belli bir noktada buluşması mezhep ve tarikatlerin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Netice itibâriyle mahalli değer yargılarını, örf ve âdetleri tesbit etmek ve yazıya aktarmak, bunların devamını sağlama ve yeni nesillerin istifadesine sunma konusunda belli çalışmaların yapılması kaçınılmazdır.

Bu bağlamda, Gürün ilçesi ve Tohma Havzası’nın tarihi, coğrafi özellikleri, sosyal ve kültürel yapısı ile ilgili olarak arkadaşım, Mehmet Ali Öz’ün büyük bir özveri ile yaptığı çalışmaları takdirle karşılamakta ve bu tür çalışmaları kesintisiz bir şekilde devam ettirmesini kendisinden rica etmekteyim.

Yaptığı araştırmalar ve incelemeler ile, doğup büyüdüğü bölgeye olan görevini yapmaya çalışan arkadaşım Mehmet Ali Öz’ün “Gürün Evliya ve Âlimleri Halk İnançları“adlı bu yeni araştırmasının, bu bölgede zaten var olan manevi atmosfere daha bir ivme kazandıracağı, büyük bir katkı sağlayacağı kanaatindeyim. Bu vesileyle, eserin yazarını ve emeği geçen herkesi kutluyor, bölge halkından böyle çalışmalara ilgi duymalarını, maddi ve manevi katkılarda bulunmalarını umduğumu belirtmek istiyorum. Başarı dileklerimle…

Yrd.Doç.Dr. Metin BOZKUŞ



Takdim (II)
Gürün, sadece tabii güzelliği ile değil, kültür birikimi ile de önemli bir ilçedir. Tohma Vadisi’nin başlangıcında kurulan Gürünümüz, çok farklı medeniyetlere, devlet ve dinlere ev sahipliği yapmış, incelenmeyi bekleyen zengin ve bâkir bir bölgedir.

Bu faaliyetlere belki de öncülük edecek çalışmalarıyla tanıdığımız M. Ali ÖZ, yeni bir eseriyle yine karşımızda. Gürün’ün yetiştirdiği büyük insanların ve âlimlerin tanıtıldığı bu kitap eğitim açısından da son derece önemlidir.

Örgün eğitimin çok düzenli olmadığı yıllarda bu insanlar yaygın eğitim yoluyla insanları eğitmişler, önemli bir boşluğu doldurmuşlardır. Eğitimde önemli hususlardan birisi olan duygusal yönü de ön plana çıkararak çevrelerine ışık saçmışlar, müsbet yönde etkili olmuşlardır. Örnek yaşantı ve davranışlarını da buna ekleyince, yıllarca silinmeyecek izler bırakabilmişlerdir.

Bir doğu atasözünde “Geleneğe sahip çıkma, bize emânet edilen külleri saklamak değil, o küllerin içindeki kıvılcımlardan yeniden ateş yakabilmektir.” denilmektedir. Bu eseri etrafı aydınlatacak yeniden yakılmış bir ışık ve ateş olarak kabul ediyor, yazarını tebrik ediyor ve basımında-yayımında emeği geçen herkesi kutluyorum.

Mustafa ÖNDER

Divriği Müftüsü





Takdim (III)
İnsan içinde yetiştiği çevre ve toplumun ürünü olup, kültürel açıdan benzer çevreyi paylaşanların ortak noktaları oluşur, benzer biçimde düşünürler ki, sonuçta sahip olunan kültür, toplumu oluşturan bireylerin duyuş, düşünüş, davranış ve ideal birliğini ifade eder. Bu birlik ise bir milletin, bir toplumun diğer toplumlardan değişik olan karakterlerinin yanında, farklı olan ve farklı cereyan eden çevre şartlarının etkisiyle vücuda gelir ve gelişir. Hasılı, kalabalıkları “millet” haline getiren, onları belli bir ideal ve heyecan havası içerisinde tutan unsur şüphesiz ki, o toplumun sahip olduğu inançlar ve değerler manzumesidir. Ve insanlarımız kültürünü bildirdiği, kendi çevresinin bilgilerini sindirdiği oranda dünyadaki bilgi birikimlerinin farkında olabilir ve bunlardan hakkıyla istifade edebilir.

Dolayısıyla, mart 2003 tarihinden itibaren İlçe Müftüsü olarak göreve geldiğimiz Türk Milleti’nin Anadolu’yu kendilerine “anayurt” edinmesi sürecinin bütün yönleriyle izlerini taşımakta olan Gürün’ün manevi kültür mirasının araştırılması ve Tohma Vadisi’ne Türk-İslâm Yurdu olarak yön ve can veren iman nurunun gün ışığına çıkartılması yönünde, ecdadına ve kültürüne büyük bir saygı ve sevgiyle bağlı bulunan insanımız için, aynı yüce duygularla geçmişten geleceğe bir köprü olarak bu eseri hazırlayan sayın Mehmet Ali Öz’ü araştırma ve çalışmalarının devamı arzusuyla tebrik ediyor, geçmişin külleri arasında, gelecek nesillerin elinde, bir milletin istikbalini aydınlatacak meşalelere dönüşmek üzere saklanan kıvılcımların ona hasret imanlı genç yüreklere düştüğü, bu kitabın okuyucunun eline ulaştığı ana kadar maddi-manevi emeği geçmiş ve geçecek olan herkesi kutluyorum.



Tahsin YAZGAN

Gürün Müftüsü



Takdim (IV)
Otuz yıldan fazla süren Öğretmenlik mesleğim boyunca, başarılı olan öğrencilerimin verdiği mutluluklar, bana verilen en güzel hediyelerden birisi olmuştur. Değerli çalışmalarıyla beni mutlu eden ve beni gururlandıran öğrencilerimden birisi de Araştırmacı-Yazar Mehmet Ali Öz’dür.

1970-1975 yılları arasında Gürün Lisesi’nde Türkçe Dersleri ve Edebiyat Öğretmenliği yaptığım yıllarda Gürün ortaokulunda öğrencim olan sayın Mehmet Ali Öz’ün Kültürümüz ile ilgili yaptığı çalışmaları (kendisinin öğretmeni olarak) bizi son derece memnun etmekte ve mutlu kılmaktadır. Mehmet Ali Öz, benim şiirlerimi de kitap haline getirmiştir.

Mehmet Ali Öz, yalnız benim değil Gürün’ümüzün yetiştirdiği onlarca şair ve ozanımızın unutulmakta olan isimlerini ve silinmekte olan eserlerini (şiir ve yazılarını) su yüzüne çıkaran, hatta isimleri unutulmak üzere olan (Şeyh Kasım, Hayrani baba, Kemali baba, Sükuti baba... gibi) Erenlerimizin (Hak dostlarının) isimlerini ve değerlerini gün ışığına çıkarma kadirşinaslığını gösteren değerli bir hemşehrimizdir.

Bu çalışmalarıyla Gürün’e ve Sivas’a büyük hizmetleri olmuştur. Zira şimdiye kadar Gürün’ümüzden böyle feragat sahibi maalesef çıkmamıştır. Yazar, Ozanlarımıza, Şair, Hak dostlarımıza, çocuklarının ve torunlarının bile yapamayacağı hizmetlerde bulunmuştur. H.Cengiz Alpay, H.Hüseyin Korkmazgil, Atila İlhan gibi...daha bir çok değerli hemşehrilerimizi 78 yaşımdan sonra ben Mehmet Ali Öz sayesinde tanıdım. Bu hizmetler yer altında kalmış veya kalmaya mahkum kıymetli cevherlerin yeryüzüne çıkarılarak kendi insanlarının hizmetlerine sunmaktan daha da değerlidir. Yazarın çalışmaları ileride Gürün ve Sivas’ımıza başka ozan ve yazarların da yollarını açacaktır.

Mehmet Ali Öz’ün Gürün ve Gürünlüler hakkında hazırlayıp sunduğu otuz civarındaki kitaplarını okuyan ve inceleyen her Gürünlü hemşehrimiz O’nun Gürün’e olan hizmetlerini benim anlatmaya çalıştığımdan da daha fazla olduğunu rahatlıkla göreceklerdir.

Gürün’ümüzün yetiştirdiği güzide Araştırmacı ve yazarı: Sevgili Öğrencimiz Sayın Mehmet Ali Öz’ü yapmış olduğu takdire şayan bu çalışmaları nedeniyle kutluyor, başarılarının devamını diliyor, kültürümüze yapmış olduğu hizmetlerden dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Okurlarıma saygı, sevgi ve hürmetlerimi sunuyor. Milletimin geleceğini mutluluk ve aydınlıklarla dolu olmasını diliyorum.

Gürünlü Şair

Emekli Öğretmen

Kadir Gülsoy



ÖNSÖZ
Kitabın en güzel yanlarından birisi kültürü geleceğe taşımasıdır. Kitaplar, geçmişten kalanı iletir, yeni olanları da bize öğretir. Bu nedenle, bugün yapılması gereken ve yapılan en önemli işlerden birisi, sözlü kültürümüzü yazılı hale getirmek ve sonraki nesillere aktarabilmektir. Zira yaşadığımız karmaşık hayat tarzı sözlü iletişimi iyice sınırladığı gibi, yeni sözlü kültürün oluşmasını ve bunun bizden sonrakilere aktarılmasını da büyük ölçüde engellemektedir.

Tarih, belgelere dayanılarak yazılmaktadır. Belgelerin dayanağı ise, yazılı kültürdür. Sözlü kültür (Halk Bilimi), gelenek ve görenekler, kısacası folklor da yazılı kültürün kaynağıdır. Bu nedenle sözlü kültür, mutlaka yazılı kültür haline getirilmelidir. O halde, insanın dile getirdiği ve insana ait olan her şey ile; onun varlığını, uğraşlarını, zevklerini ve yaşam biçimlerini anlatan ne varsa, bunların hepsiyle tarih yapılabilir ve yapılmalıdır.

Bir ulusun ortak duygu, düşünce, terbiye ve tefekküründe yeri olan her türlü maddi ve manevi ürünlerin her türlü adet, gelenek ve göreneklerin tümüne, maddi ve manevi kültürel mirasımıza halk bilimi (folklor) adını vermekteyiz.

Folklor, sahip olduğumuz maddi ve manevi değerlerin tümüne verilen isimdir. Folklorumuzu meydana getiren unsurlar geçmişten günümüze kadar ulaşmış, tarihin derinliklerinden süzülüp gelen ve birçok tarihi olayı ve izlerini benliğinde taşımaktadırlar. Folklor, bizzat halkın kendisi tarafından meydana getirilmiş yüzlerce yıldan beri, nesilden nesile aktarılan tarihi kökeni bulunan geçmiş ile geleceği birbirine bağlayan kültürel mirasımızdır.

Halk bilimi kapsamına giren bir çok kültürel unsur vardır. Folklorumuzu meydana getiren unsurlardan birisi de ulusların hayatına ait maddi ve manevi kültürel yapıyı oluşturan malzemelerdir. Binlerce yıldan beri, nesilden nesile aktarılan manevi hayatımıza dair her türlü davranış ve anlayış biçimleri, dinsel inançlar kültürel mirasımızın birer parçasıdırlar.

Son yıllarda çeşitli şekillerde ve isimlerde bir çok evliyanın hayatının kaleme alınarak kitap haline getirilmesi, onların bin yıldan beri yurt edindiğimiz Anadolu’nun manevi fatihleri ve sahipleri olmaları nedeniyle bu manevi mirasa sahip çıkılması bir kadirşinaslığın gereğidir.

Geleceğin en iyi şekilde yönlendirilmesi, geçmişin çok iyi bilinmesiyle mümkün olduğundan geçmişimize ait tüm bilgileri, maddi ve manevi değerlerimizi çok iyi tanımamız gerekmektedir. Bunun için de, yüzyıllar öncesinden Anadolu’yu yurt edinerek bu cennet vatanı bizlere bırakan manevi büyüklerimizi çok iyi tanımak, onları anlamak, bizden sonrakilere anlatmak zorundayız. Anadolu’da İslâmiyetin yayılması, Türk birliğinin sağlanması, Anadolu’nun imarı ve Türkmenlerin iskanında çok büyük görev üstlenen Anadolu’nun manevi fatihleri olarak kabul edilen velilerimizi tanımak, onların hayatlarını, menkıbelerini gelecek kuşaklara aktarmak gerekir.

Menkıbeler dini hayatın gelişmesi ve geliştirilmesi, bir takım dini öğretilerin daha kolay ve sade olarak yaygınlaştırılması ve öğretilmesi yönünden de çok önemli fonksiyonları olmuştur. Bir veli ile ilgili menkıbeler çoğu zaman o veli hayatta iken halk arasında söylene gelir. Bu durum onun vefatıyla daha da artarak devam eder. Bu durum hayatta iken çoğu zaman yazılmasa da sonradan yazıya geçirilerek sonradan geleceklere ibret almaları için aktarılır. Menakıbnâmeler bu gaye için yazılmışlardır. Hatta bu, İslâm dünyasında bir gelenek haline gelmiştir.

Bir bölgenin tarihi, coğrafyası ve kültürel yapısı, tüm özellikleriyle birlikte en başta o yörede yaşayanlarca bilinmesi; sosyal ve kültürel gelişimin bir göstergesi olduğu kadar, aynı zamanda kültürel turizmin de önemli bir koşuludur. Kültür turizminin tüm olanaklarına fazlasıyla sahip olmasa da Gürün İlçesi, tarihi ve kültürel zenginliği olan bir beldedir. Gürün, küçük bir ilçe olmasına rağmen çok büyük bir geçmişi vardır. Öyle bir toprakta doğmuşuz ki, topraktan tarih fışkırıyor. O kadar çok uygarlık birikmiş ki, birbiri üstüne bu uygarlıklar üzerinde yaşamak Yüce Tanrı’nın bizlere bir lütfudur. Bunca uygarlıktan kalan güzellikler ister istemez insanı, geçmişini aramaya itiyor. Geleceğin en iyi şekilde yönlendirilmesi, geçmişin çok iyi billinmesiyle mümkündür.

Yöremizin kültürel değerlerine sahip çıkma sorumluluğu hepimize aittir. Bu nedenle yaşadığımız yerin tarihi zenginlikleri ve kültürel değerlerinin sorumluluğunu üstlenerek evrensel değerlere taşınmasını sağlamak hepimizin görevidir.

Bu çalışmamızda, yazılı ve sözlü kültürümüzü birlikte değerlendirerek kaybolmaya yüz tutmuş maddi ve manevi değerlerimize ait bilgi ve belgeleri bir kitap haline getirdi. Gürün ve havalisinde manevi hayatın gelişmesinde, İslam Dini'nin yayılıp yaşatılmasında ve yaşanmasında çok büyük emekleri olmuş din büyüklerinin yapmış oldukları hizmetler ve bu hizmetleri yaparken izlemiş oldukları yola dair topluma örnek olan davranışlarını, kısacası sözlü halde bulunan kültürümüzü yazıya aktarmaya çalıştık.

Gürün İlçesi'ne gelerek buraya yerleşip İslâmiyetin yayılmasına çalışmış, bir çok evliya ve alimin bir kısmının hayat hikayeleri ve menkıbeleri rivayetler halinde halk arasında nesilden nesile aktarılmış olduğundan bilinmektedir. Bir kısmının ise akıp giden zaman içerisinde isimleri unutulmuştur. Bunlar hakkında maalesef detaylı bilgiler bulunamamaktadır. Onların unutulmalarını, isimlerinin silinmesini önlemek ve günümüz insanlarının tanıması ve gelecek kuşaklara aktarılması için insanlarımızın gündemine taşıyalım istedik.

Herkes yaşamını yararlı kılmak için uğraşır. Dünyadan göçüp giderken kalıcı bir eser, faydalı bir şeyler bırakmak ister. Biz de bunu yapmaya çalıştık. Gayemiz, doğup büyüdüğümüz, üzerinde yaşamış olduğumuz Gürün İlçesi ve insanlarına olan bağlılığımız ve vefa borcumuzu yerine getirmektir. Gürün İlçesi her türlü hizmete layıktır. Biz bu gaye ile “Gürün Evliya ve Alimleri Halk İnançları” başlığı altında bir alan araştırması yaptık. Bu çalışma yaklaşık 20 yıl gibi uzun bir sürede olgunlaştı. Bundan üç yıl önce yayına hazır haline getirilen araştırmamızı ancak, 2003 yılında yayımlanma imkanı bulabildik.

Bize bu çalışmamda yardımcı olan herkese, özellikle, kaynak kişilere, bu kitabın yayınlanmasına vesile olan ..................... minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca kitabımızı takdimleri ile taçlandıran Sayın Yrd. Doç. Dr. Metin Bozkuş’a, Divriği Müftüsü Sayın Mustafa Önder’e, Gürün Müftüsü Sayın Tahsin Yazgan’a ve ...... Matbaası çalışanlarına teşekkür ediyorum. İyi niyetle çalışmak ve gayret göstermek bizden, her türlü yardım ve başarıya ulaştırmak Yüce Allahü Teala (c. c. ) dandır.

Mehmet Ali ÖZ

16 Haziran 2003

Sivas

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder